- Sevgili Cevdet Akay, bize iş yaşamınızdan bahseder misiniz? Nasıl bir yolculuk hikâyeniz var?
Akaryakıt, demir-çelik, inşaat ve yapım alanlarında faaliyet gösteren Beyaz Yaka Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı olarak iş hayatıma devam etmekteyim. İş hayatında iyi bir yere gelmek için iyi bir başlangıç yapmak gerekir. Ben bu şansı
Şekerbank Genel Müdürlüğündeki Mali Tahlil Uzmanlığı kadrosuyla ilk memuriyet görevini üstlenerek yakaladım ve bu kurumda Müfettişliğe kadar yükseldim. Sümerbank, Toprakbank ve Tekstilbank gibi bankaların genel müdürlüklerinde ve çeşitli diğer finans kurumlarında şube müdürü, krediler grup müdürü, pazarlama müdürü, bölge müdürü, genel müdür yardımcısı ve genel müdür olarak hizmet vererek, kamu ve özel sektör ekonomi, maliye ve finans kuruluşlarında, kamunun ve iş dünyasının girift yapısını tanıyarak kendimi bugünlere hazırladım.
- İş hayatınızın dönüm noktaları nelerdir?
Hem tüm yaşamımda hem de bürokrat ve işadamlığı kariyerimde, İstanbul Kabataş Erkek Lisesinde parasız yatılı olarak okumam bende, hayatı erken tanımam açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Müfettişlik görevim bana çok şey öğretti. Olayları eleştirel ve analitik bir bakış açısıyla değerlendirme yeteneği kazandırdı. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümünden mezun olduktan sonra aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Bilim Dalında yüksek lisans yapmam; hem kariyerimi destekledi hem de yeni açılımlar kazandırdı.
- Şu anda hangi sektörlerde iş yapıyorsunuz? Pandemi dönemi işinize nasıl yansıyor?
Şu anda akaryakıt, demir-çelik, inşaat ve yapım alanlarındaki uğraşlara ek olarak, bazı kalkınma projelerini oluşturmaya, ülke ya da bölge çapında iş ve istihdam getirecek akılcı yatırımlarda girişimci olarak rol almaya çalışıyorum. Pandemi döneminde doğal olarak bazı sektörlerdeki iş alanlarında daralmalar oldu. Buna rağmen yine de hayatın durmadığı, ekonomi çarklarının dönmek zorunda olduğu dünyada ben de kendi çapımda aktif olarak gayretlerimi sürdürüyorum.
- Zor günlerden geçiyoruz. Ülkedeki bu ekonomik belirsizlik 2022’ye nasıl yansır sizce? Hem Karabük özelinde hem de ülke düzleminde düşünceniz nedir?
Tüm toplum olarak gerçekten inanılmaz derecede zor günlerden geçiyoruz. Birikimli ve yapısal sorunlar toplum yapımızda ve dokusunda ciddi tahribatlara yol açıyor. İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı ve derinden hissedilen yokluklar iyice artmaya başladı. Ekonomik ve siyasal açıdan 2022’nin hiç de kolay geçmeyeceğini hep beraber hissediyoruz. Bununla birlikte milletimizin her zaman yaratıcı ve düğümlenmiş sorunlara çözüm bulma yeteneği, baş edebilme yeteneği kuşkusuz tüm tarih boyunca gördük. Örneğin Kurtuluş Savaşını yokluklar içinde başarması, Cumhuriyetin ilk yıllarında çivi üretemeyen bir ülkenin demiryolları, fabrikalar kuran iktisadi atılımları, aydınlık ve güzel günlerin tümden de bir hayal olmayabileceğini ve bu darboğazdan çıkma umudumuzu korumamız gerektiğini bize anımsatıyor.
- Birçok Sivil Toplum Kuruluşu’nda yer alıyorsunuz. Hangileridir bunlar? STK’ların önemi, yeri nedir sizin için toplumda?
İş hayatıma paralel olarak her zaman kendimi sivil toplum kuruluşlarının içinde buldum. İşadamı kimliğimin ötesinde kalbi toplum ve sanat sevgisiyle dolu bir kişi olarak hissetmekten son derecede memnunum. Bu çerçevede bugüne kadar aşağıdaki sivil toplum kuruluşları yöneticiliklerini gururla üstlendiğimi ifade etmek isterim:
- Karabük Yenice Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanlığı
- TÜMBİAD (Tüm Bürokratlar ve İş İnsanları Derneği) Kurucu Başkanlığı
- KARDERFED (Karabük Dernekler Federasyonu) Genel Başkanlığı
- MADEFE (Marmara Dernekler Federasyonu) Genel Başkanlığı
- KASTOB (Karadeniz Sivil Toplum Örgütleri Konfederasyonu) Genel Sekreterliği ve Başkan Vekilliği
- TÜMBİKON (Tüm Bürokratlar ve İş İnsanları Konfederasyonu) Genel Başkanlığı
- TSTK (Tüm Sivil Toplum Kuruluşları Konfederasyonu) Genel Başkanlığı
- Hem iş yaşamınız hem STK görevleriniz… Bu tempoyu nasıl sürdürüyorsunuz? Zamanı nasıl yönetiyorsunuz?
Aslında eğer kendinizi zaman yönetimi konusunda eğitmişseniz, hayatınızın her alanını ve boyutunu planlı ve uyumlu bir şekilde götürmeniz mümkündür. Yıllardan beri alıştığım iş hayatım olsun, özel hayatım olsun, sivil toplum hayatım olsun hepsini birlikte birbirine engel olmadan yürütüyorum. Etrafınızda nitelikli ve kapasiteli insanlar, gönül dostları olunca ve yaptığınız çalışmaların olumlu sonuçlarını görüp tatmin duygusunu yaşadığınızda, bir yorgunluk varsa bile, bunun adı yorgunluk olmuyor. İş yaşantım olsun, STK’lar aracılığı ile olsun, bu dünyada insanlara ve topluma, toplumsal sorunlara dokunabiliyor olmak, bunun bir parçası olmak bana büyük bir enerji kaynağı olarak geri dönüyor.
- KARDER-FED’in yeri ayrı elbette. Önümüzdeki dönem ne gibi çalışmalar içerisinde olacaksınız?
Çok haklısınız. KARDER-FED bir bakıma beni yetiştiren, memleketime olan borcumu ödememde en güçlü köprü görevini üstleniyor. Hem doğduğum Yenice’ye hem de Karabük’ün bütün ilçe ve beldelerine karşı büyük bir sevgi ve aynı zamanda sorumluluk hissediyorum. Sahip olduğumuz özelliklerin, Karabük’ün kalkınması ve gelişmesi, insanlarının daha mutlu ve refah içinde yaşaması açısından büyük potansiyelleri barındırıyor. Önümüzdeki dönemde, tarım, turizm, özellikle de doğa turizmi konusunda Karabük’ün markalaşması ve sağlıklı bir kalkınmayı, toplum yapısının kültürel özelliklerini de koruyarak gerçekleştirmeye katkıda bulunmayı, yapacağımız ve planlamakta olduğumuz çalışmaların, projelerin ana ekseni olarak düşünüyoruz.
- Siz Karabük sevdalısı güzel bir insansınız. Dışarıdan bakıldığında Karabük Ekonomisi nasıl görünüyor? Yeni istihdam sahaları, görülmeyeni görmek, yeni alanlar açmak mümkün mü sizce?
Dışarıdan bakıldığında Karabük Karadeniz’in iç kısmında, biraz da geri kalmış bir yer olarak görülüyor. Aslında bu algı Karabük’ün bir artısı. Çünkü doğası korunmuş ve çarpık bir sanayileşme ve kentleşme yaşamamış. Büyük ölçüde organik özelliğini hem doğada hem de toplum yapısında korumuş bir il olarak geleceğini sağlam temeller üzerinde kurma şansını kendi içinde barındırıyor. Tarımda ve turizmde sağlıklı bir gelişmenin yaşanması için bizlerin, yerel yöneticilerin akılcı adımlar atmasına ihtiyaç var. Şimdi bunu sağlama yönünde, bilimden yararlanarak yolumuzu çizmeye çalışıyoruz.
- Son dönemlerde Karabük Yenişehir Bölgesi’nin endüstriyel miras alanı olarak değerlendirilmesi ve kültür endüstrisi üretim alanı olarak kabul görmesine dair görüşler açıklanıyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Atıl binalar aslında uygun restore edilip uluslararası ölçekte işlevlendirilebilir mi? UNESCO Endüstriyel Miras Listesi’ne bir fabrika kasabası olarak da kazandırılabileceği söyleniyor. Siz neler düşünürsünüz bu konuda?
Karabük’ün ülkemizin endüstriyel gelişiminde ve ekonomik kalkınmasında, eşsiz doğası kadar büyük bir endüstri kompleksinin mirasına sahip olmasını değerlendirmenin gerekli olduğuna inanıyorum. Akılcı yaklaşımlar derken aslında tam da bunu kastediyorum; hem dünya endüstri mirası, hem arkeolojik zenginliklerin tanıtılması ve değerlendirilmesi, hem tarımsal potansiyelin en güçlü şekilde kullanılması, hem de doğa turizminin en özgün ve ilgi çekici uygulamalarının yerli ve yabancı turiste sunulması, doğa tahribatından her durumda kaçınılması yaptığımız çalışmalarda ve hazırladığımız projelerde öncelikli ilkelerimiz arasında yer almaktadır.
- Gelecekteki hedefleriniz nelerdir?
Gelecekteki hedeflerimi şöyle sıralayabilirim:
- Karabük’ün nitelikli insan gücünü arttıracak eğitim alanındaki çabalarımızı kurumsallaştırmak
- Karabük ve ülkemiz için hayatın her alanında sorunların belirlenmesi, çözüm yollarının tartışılıp ortaya konması amacıyla bilim insanlarının, uzmanların, yerel yöneticilerin katıldığı toplantılar, buluşmalar gerçekleştirilmesi
- Toplum kalkınmasının çeşitli yönlerinin, başta tarım, turizm, diğer ekonomik faaliyet alanları olmak üzere desteklenmesini hedefleyen projelerin hazırlanması ve uygulanması
- Karabük’ün ve ülkemizin markalaşma ve dolayısıyla tanınırlık ve pazarlama gücünün-değerinin arttırılması bakımından atılımlar yapmasının sağlanması