Zafer Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Ve Teşkilat Başkan Yardımcısı
İlhan Alpboğa
Kendinizi, bize anlatır mısınız?
Yaklaşık 40 yıllık gazetecilik hayatım var. 1980’li yılların ortalarında Başbakanlıkta devlet Bakanı Sayın Veysel Atasoy ile çalıştım. Ardından Tarım, Orman ve Köy İşleri Bakanlığı’nda Sayın Bakan İlker Tuncay ile çalıştım. Bu esnada mesleği hiç bırakmadım. Tarım Bakanlığındaki görevden sonra Karabük’e döndüm. Yerel televizyonların gündeme gelmesi ile birlikte Hasret Televizyonunu Karabük’te, daha sonra Bartın 74’ü Bartın’da ve RTV 66’yı Yozgat’ta kurduk. Karabük’ün ilk günlük ofset Gazetesi olan Kent Gazete’sini ve ofset matbaasını kurdum. Çeşitli gazetelerde muhabir, büro şefi ve yönetici olarak çalıştım. Karabük Gazeteciler Derneği Başkanlığı yaptım. Halen Karabük İletişim Derneği Başkanı, Magic FM Radyosu Genel müdürüyüm. Zafer Partisi Kurucular Kurulu Üyesi ve Teşkilat başkan yardımcısı olarak siyasi çalışmalarımı sürdürüyorum.
Zafer Partisi’nin programında yer alan Karma Ekonomi modelini kısaca anlatır mısınız?
Biz Zafer Partisi olarak, Neoliberal ideoloji ve küreselleşme mantığıyla Türk insanını fakirleştiren tüketime dayalı politikaları kabul etmiyoruz. Küresel ekonomide kendi insanını sürekli koruyan ABD, Rusya, Çin, AB, vb. ülkeler ne kadar ve hangi şartlarda serbest piyasa ekonomisini savunuyorsa, Zafer Partisi’nin ekonomik programı da o kadar savunmaktadır. Hatırlayın 2000 sonrasını, 2008 krizi sonrasını, Pandemi dönemini…
AB kendi üreticisini ve tüketicisini nasıl koruduğunu hatırlayın. Uyguladıklarını koruma politikalarını hatta komşuyu fakirleştirici politikalarını. AB’de serbest piyasa ekonomisini savunuyor. Ancak milli üreticileri ve tüketicileri zor durumda kaldığı zaman ise, onları ne pahasına olursa olsun koruyor. Zafer Partisi’nin de ekonomik programında uygulamayı düşündüğü serbest piyasa ekonomi modeli budur. Türk insanının refahını düşünüyorsanız, fakirleşmesini engellemek istiyorsanız, Kraldan çok kralcı olmaya gerek yoktur.
KARMA EKONOMİK MODELİ’mizin temeli şuna dayanıyor.
- Türk girişimcisi ve Tüketicisini koruma; yerli kaynaklarımızı harekete geçirme.
- Bu bağlamda yerli katma değeri yüksek mal üretimine daha fazla teşvik,
- Stratejik sektörleri ve kaynakları tamamen koruma (askeri, tarım,..),
- Özel sektörün yatırım yapmadığı alanlara devlet yatırımı,
- Özel sektör için kamu kontrollü AR-GE,
- Küresel piyasalara girişi kolaylaştıran destekler,
- DPT kurulması ve 12 yıllık kalkınma planları, vb. politikalarımız mevcut.
Zafer Partisi’nin programında yer alan “Sürdürülebilir Planlı Kalkınma Modeli’ nedir?
Sürdürülebilir Planlı Kalkınma Modelimiz; şuan uygulanan ve diğer pek çok siyasi partinin programında olan Ekonomik büyüme modellerinden %100 farklıdır. Diğer siyasi partilerin ekonomik modelleri paraya yani zenginleşme ve zenginliğin adaletsiz şekilde dağıtılmasına odaklıdır. Bizim modelimizin merkezinde TÜRK İNSANI vardır. Liyakatin ön plana çıkarıldığı, Türk Tarihinin, örf ve adetlerinin, milli ve manevi değerleri üzerine inşa edilmiş bir modeldir. Bu yüzden ekonomiden eğitime, sağlıktan spora, kültürden çevre ve doğaya, özgürlükten hukukun üstünlüğüne kadar bir bütün halinde ele alınmış geniş ve kucaklayıcı bir modeldir. En önemlisi GÜVEN unsurunun tekrar oluşturulmasıdır. Bu iktidar tarafından yok edilen Kurumların veya insanların arasındaki güven yeniden sağlanacak. Hukukun üstünlüğü ve demokrasi yeniden bu topraklar üzerinde hakim kılınacak.
Zafer Partisi’nin Ekonomik Kalkınma alanında gerçekleştireceği hamleleri anlatır mısınız?
Zafer Partisi iktidarında Kalkınma planları Ankara’da masa başında burnundan kıl aldırmayan teknokratlar ve bürokratların “Ben yaptım oldu.” Mantığı ile değil, sahada illerin sahip oldukları kaynaklar dikkate alınarak planlanıp yapılacak. Önce her ilin sahip olduğu bütün zenginlikler, üretim faktörleri tespit edilecek. Sonra bu kaynaklar ile bölgede hangi yatırımların bölgenin gelişimine en fazla katkıyı sağlayacağı tespit edilecek. Diğer yatırımların alternatif maliyetleri hesaplanacak. Sonra yatırımlar gerçekleşecek. Bu bağlamda 4 Bölge + 4 deniz projemiz devreye girecek. Bunun için hazırlıklarımız tamamlandı. Bu planlar ile sadece ekonomik değil sosyal kalkınmayı da sağlayacağız. Çocuk, yaşlı, engelli ve kadınlarımızın yaşam alanlarında yaşam kalitelerini yükseltecek her türlü projeyi destekleyeceğiz. Geleceğimiz olan gençlerin endişelerini, kaygılarını ortadan kaldıracak çalışmalarımız hazır. Türk Kültürünü, tarihini, sanatını, sporunu destekleyeceğiz.
Bölge 4 Deniz’i biraz açar mısınız?
4 Bölge 4 deniz projemiz Karabük’ümüzü de yakından ilgilendirmektedir. 4 denizden kast olarak birincisi yıllardır Karabük’ün de rüyası haline gelen Filyos Limanı ve Filyos Vadisidir ki; Burası Kayseri’ye kadar uzanan Karadeniz’in Anadolu’ya açılan sanayi merkezi olacaktır. Bu sanayileşme ve yatırımlardan Karabük’ümüz de Zonguldak ve Bartın illeri ile birlikte paylarına düşen yatırımı alacak, üretim ve istihdam ile ülkenin kalkınma hamlesinde eskiden olduğu gibi kömür, demir çelik fabrikalarının yanında yeni yatırımlarla yerini alacaktır. 2 nci deniz Trabzon Limanı ve aşağıya doğru ve yanlamasına doğru uzanan bölge, üçüncü deniz Mersin ve güney bölgesi, 4 deniz de İzmir ile Ege bölgesini içerisine alan coğrafyadır. Tek tek konunun uzmanları tarafından çalışılmış, planlanmış yatırım ve istihdam projesidir. Sanmıyorum ki hiçbir partinin programında böylesine bölgeleri de içerisine almış ince-ince çalışılmış bir program olsun.