KARABÜK BARO BAŞKANIYLA SÖYLEŞİ
Kimdir Emrah Köklü? Bize kendinizi tanıtır mısınız?
1986 yılında Karabük’te doğdum. Lise tahsilimi Karabük Anadolu Lisesi’nde tamamladıktan sonra, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2009 yılında mezun oldum. Karabük’te avukatlık yapmaktayım. Baromuzun 10.04.2021 tarihli 14. Olağan Genel Kurulu’nda da Baro Başkanlığı görevine seçildim, halen bu görevi sürdürmekteyim.
Baroların görevleri nedir, bize ana başlıklarıyla anlatır mısınız?
Öncelikle baroların kamu kurumu niteliğindeki bir meslek kuruluşu olduğunun altını çizmek gerekir. Barolara, mensubu olan avukatların haklarını gözetme, bağımsızlığını temin etme ve mesleğin itibarını koruma ödevleri yüklenmiştir.Barolar hukuk devleti ve demokratik toplumun bir gereği olarak zorunlu müdafiilik ve adli yardım kurumları ile de vatandaş için adalete erişimi ve hakkaniyete uygun yargılanma hakkını temin etmektedirler. Bir meslek örgütü olmanın getirdiği idari görevlerinin yanında aslında barolar, hukuka aykırı ve hukuksuz müdahale niteliğindeki tüm olayları gözlemleyen, kamuoyunu aydınlatan, toplum bilinci ve farkındalığı oluşturan kuruluşlardır. Avukatlık mesleği idareyi hukuk çerçevesinde hareket etmeye zorlayan, esasen mevcut hukuk sisteminin uygun bir şekilde işletilmesini sağlayan denetim görevini de ifa etmektedir.
Araştırmalarımıza göre Türkiye’nin en genç baro başkanısınız. Bu size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?
Esasen bu sorunun cevabının, baro başkanlığı seçimi sürecinde meslektaşlarımın teveccühünü elde etmekle ilintili olduğunu düşünmekteyim. Özellikle genç meslektaşlarımızın avukatlık mesleğinin sağladığı sosyoekonomik şartlarla ilgili beklentileri ve kaygıları, temsil noktasında kendilerini çözüm arayışına yöneltti. Nitekim meslektaşlarımızla adaylığım öncesi süreçte de süregelen samimi ve güçlü iletişimimiz, sonuca yansıyan belirleyici etken oldu. Buradan hareketle en genç baro başkanı olarak bu beklentilere sahip genç meslektaşlarıma karşı, özellikle sorumluluk hissiyatıyla çalışmaya gayret etmekteyim.
Türkiye’deki hukuk fakültelerinin durumu hem, sayısal hem de nitelik olarak hangi noktada? Bu bağlamda Karabük Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile ilgili bir çalışmanın içinde olur musunuz?
Yalnızca size değil, toplumun tüm kesimine bu soruyu sorduran sebep, durumun vehametini ortaya koymaktadır. Rakamlarla konuşmanın faydalı olacağını düşünüyorum.Yılda yaklaşık 20.000 öğrenci hukuk fakültelerinden mezun olmaktadır. Yine Karabük özelinde, yalnızca 10 yıl önce 116 olan avukat sayımız bugün 225’tir. Bu kontrolsüz artış meslekte ciddi bir kırılmaya ve infiale sebep olmaktadır.
Sanıyorum Karabük Barosu’nda genç kardeşlerimiz çoğunlukta. Genç meslektaşlarınızın sorunları nelerdir? Ne gibi katkı verebilirsiniz?
Genç meslektaşlarımızın hali hazırda öncelikli problemi, avukatlık mesleğinin ekonomik olarak gerek geçmişteki durumuna, gerekse dünyanın diğer ülkelerindeki emsallerine kıyasla hak ettiği seviyede yer almamasıdır. Bu noktada adli yardım ve zorunlu müdafiilik için ayrılan bütçenin ve avukatlık asgari ücret tarifesinin arttırılması için Adalet Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunmaktayız.
Toplumda giderek yaygınlaşan bir kanı var. Avukatlığın giderek bir ticarethaneye dönüştüğü ve müvekkile ulaşmanın farklı metotları olduğu kanısı. Örneğin SSK’ya kayıtlı bir kardeşimiz iş kazası geçirdiğinde daha “Kimi tutayım, varsa tazminat haklarımı almak için..” diye düşündüğünde Ankara’dan, herhangi bir hukuk bürosundan aranarak “en iyi sizi biz savunuruz” şeklinde telefonlar geliyor. Bu tür durumları sizde yaşıyorsunuz. Etik mi sizce? Nasıl bir sistem bu?
Maalesef ifade edilen şekilde gerçekleşen olaylar baromuza da şikayet olarak ulaşmaktadır.Üzülerek söylemeliyim ki hasar danışmanlık şirketleri adı altında meslek etiği ve kurallarına riayet etmeksizin faaliyet gösteren oluşumlar yanlış, eksik bilgi ve yönlendirmeleriyle vatandaşlarımızın da mağduriyetine sebep olmaktadır. Bu konuda meslek örgütümüz adına gerekli disiplin soruşturmaları gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte meselenin yalnızca meslek örgütümüz çerçevesinde çözümü mümkün gözükmemektedir. Zira bu konuda kolluk ve sağlık personellerinin de bu tür şirketlerle çalıştığı ve vatandaşları yönlendirdikleri bilinmektedir. Dolayısıyla bu hususta işbirliği içerisinde gerekli adımların atılması son derece elzemdir.
Bununla birlikte münferit olayların, avukatlık mesleğinin bütününe izafe edilerek, mesleğin ticarethaneye dönüştüğü yönünde bir sonuca varılması, sunduğu hizmetin kutsallığının bilinci ile büyük bir özveri doğrultusunda görevini sürdüren meslektaşlarımızın kıymetli gayretlerine haksızlık teşkil etmektedir.
Son dönemlerde sağlık çalışanlarına ve avukatlara yönelik şiddetin çoğaldığını biliyoruz. Bu durumun önlenmesi için ne gibi çalışmaların içerisindesiniz?
Bu meslek grubuna yapılan saldırıların nedeni, saldırılara ait haberlerin altına yapılan kullanıcı yorumlarında çok net görülebilmektedir. Bu yorumlar mağdur meslektaşa ve mesleğe yönelik hakarete varacak kadar hayasızcadır. Kimi kullanıcılar mağdur avukatı suçlayacak, faile övgüler yağdıracak cüreti kendinde bulabilmektedir. Bu durumun kaynağını mesleğin itibarına yapılan saldırılar olarak görmekteyim.
Avukatlık son yıllarda görmezden gelinen itibarsızlaştırılan bir meslek haline gelmiştir. Toplumda saygınlığı kasten fesada uğratılmıştır. Barolar Birliği’nin Adalet Bakanlığı ile Avukata karşı şiddet eylemlerinde cezaların arttırılması için görüşmeleri devam etmektedir. Baromuzda bu sürecin elbette ki takipçisi ve destekçisidir.
Avukatlık mesleğinin siyasi irade karşısında güçlenmesi ve yargının bağımsızlığı için neler yapılabilir? Barolar Birliği’nin bu konuda çalışması var mı?
Böyle bir sorun, yalnızca Avukatlık mesleği için değil, bütün yargı camiasının bir problemi olarak görülmelidir.TBMM’de an itibariyle 123 milletvekili meslektaşımız bulunmaktadır. Düşünceme göre yargının siyasi irade karşısında güçlenmesi, milletvekili meslektaşlarımızın siyasi saiklerden ziyade mesleki aidiyet duygusu ve evrensel hukuk prensipleriyle hareket etmesi halinde mümkündür. Barolar Birliği bu hususta sürekli olarak Bakanlık ve yargı erkleriyle sağlıklı iletişimini sürdürerek sorunu gidermeye yönelik olumlu adımlar atma gayretindedir.