Sizi tanıyabilir miyiz? Nasıl bir yol hikayeniz var?
1967 yılında Karabük’ün Saitler Köyü Çiğdemler mahallesinde dünyaya geldim. Köyümüz Karabük’ün en güzel orman köylerinden birisi. Tarım, hayvancılık, ormancılık geçim kaynağımız. O zamanlar Orman İşletmesine bağlı Çiğdemler tomruk deposu vardı. Köyün gençleri mevsimsel olarak depoda çalışır, tomrukları kamyonlara yüklerdi. Biz de abim Eyüp Doğan ile birlikte 1983 yılında ilk kepçemizi aldık. Ticari hayatımız da böylece depodan tomruk yükleyerek başlamış oldu.

Şirketinizin kuruluş öyküsünden bahseder misiniz?
Bilahare köyümüzden ayrılarak 1987 yılında Kocaeli’ye taşındık. Yurt dışından gelen tomrukları depolardan kamyonlara yükleyerek aslında uzun bir yolun başlangıcı olduğunu nereden bilebilirdik.
Daha sonra 90’lı yıllarda o dönemki hükümetin ekonomi politikaları sonucu ülkemizde ihracat ve ithalatın sıçrama anlarıydı. Sanayimizin ihtiyacı olan Demir-Kömür ve birçok sanayi hammaddeleri ithali özellikle bizim yoğunlaştığımız kömür ithali çok yoğun bir şekilde gerçekleşiyor. Gemilerin biri gelip biri gidiyor, tahmil tahliye için limanlara yükleme, boşaltım makinaları alarak Ahtapot Denizciliği temellerini atıyorduk.
1994 yılında ülkemizi etkisi altına alan Ekonomik kriz bizler içinde çok zor ve çetin geçti yaşadığımız durumdan biraz bahsetmek gerekirse iş makinaları bilindiği üzere döviz ile alınıyordu dolayısıyla borcumuz 3 katına çıkmıştı aynı zamanda alacaklarımızı alamıyorduk yeni işlerde gelmiyordu 6 ay boyunca makinalarımız garajlarından çıkmadı.
2002 yılında geldiğimizde şirketleşmeye karar verdik. Abim Eyüp Doğan ve ortağım Tekin Dursun ile birlikte Ahtapot Denizcilik A.Ş’yi kurduk.
Bu arada şirketleşmeyle beraber iş dünyasında da sektörde adımız da hızla yükselmeye başlamış, kurumsallaşma adına birçok aşamayı tamamlayarak sektörde yerimizi sağlamlaştırmıştık. Türkiye genelinde liman hizmeti vermeye başladık.
İş hayatında dönüm noktanız hangi yıllara rastlıyor?
İş hayatında şirketleşme ile beraber çok sağlam bir altyapımız oluştu. Karabük’ün orman köylerinden çıkarak Türkiye’nin önemli bir liman hizmeti veren şirketlerinden biri olmak hayallerimizde bile olmayan bir noktaya gelmek çok güzel bir duygu…
İnanın kolay olmadı. Çok çalıştık, prensiplerimizden taviz vermedik. Başarılı insanlar nasıl başardıysa, hangi yollardan geçtiyse biz de o yollarda çalıştık. Bir Karabüklü olarak bundan da çok büyük gurur duyuyorum. Ben Karabüklüyüm, bu toprakların kültürüyle büyüdük biz.
2003 yılına geldiğimizde Ahtapot Denizcilik olarak YILPORT Limanında hizmet vermeye başladık. Devamında Türkiye’nin önemli limanları bize açıktı. İzmit, Çanakkale, İzmir, Mersin, Samsun, Bursa illerinde hizmet verdik.
2013 yılı ise Ahtapot Denizcilik olarak tam bir sıçrama yılıydı bizim için. Sektörde artık oyun kurucuyduk. Türkiye’ye gelen kuru yükün %50’sinden fazlasının geldiği Mersin Uluslararası Limanı’nın (MIP) tahmil tahliye işini almamız şirketimizin iş dünyasındaki yerini belirlemiştir.
Sektördeki yeriniz nedir? Firma olarak neden sizi tercih etsinler? Diğer şirketlerden sizi ayıran özellikleriniz nelerdir?
Sektörün öncü ve oyun kurucu olduğumuzu çekinmeden söyleyebilirim. Profesyonel kadromuz, güçlü makine parkurumuz, kurumsal alt yapımız, zamanında teslim edişimiz, verilen sözü yerine getirişimiz, bugüne kadar hizmet verdiğimiz firmalar en büyük referansımızdır.
Ahtapot Denizcilik olarak denizciliğin çok farklı alanlarında hizmet vermemiz bizi diğer firmalardan biraz daha öne çıkarmaktadır. Firmamız; Kıyı Lojistik, Liman, Rıhtım ve CFS operasyonları, ağır nakliyat, mobil vinç, deniz sondajı gibi hizmetler vermektedir. Son olarak Zonguldak Filyos’ta yürütülmekte olan doğalgaz aramalarına hizmet veren ve ülkemizde kıyı hizmeti veren (offshore) tecrübesi olan tek firmayız.
Kurlardaki artış ve artan maliyetler karşısında neler yapıyorsunuz?
Ülkemiz iş dünyasının en büyük sorunu kurlardaki değişiklik ve artan maliyetlerdir. Üretmek, ürettiğini satmak, katma değerli ürünlere yönelerek cari açığımızı azaltmak zorundayız. Geldiğimiz noktada enerji ve hammadde maliyetlerinin yüksekliği rekabet gücümüzü de etkilemektedir. Bugün ülkemizin en büyük sorunu cari açıktır.
Firma olarak finans konusunda profesyonel gruplarda çalışıyoruz. Sonuçta biz bir hizmet sektörüyüz. Kurlardaki iniş çıkışlar ve girdi maliyetleri bize direkt olarak yansımasa da aldığımız makine ve ekipmanlar döviz cinsinden olduğu için bizi de bir şekilde etkilemektedir. Finans uzmanlarımızın önerilerine mümkün olduğunca uymakta artan maliyetleri daha fazla çalışarak kompanse etmekteyiz. Tıpkı sanayicilerimizin daha fazla ürettikleri gibi.
Yurt dışında şubeleriniz var mı? Açılmayı düşünüyor musunuz?
Şu an için ülke içindeki limanlarımızda hizmet veriyoruz. Ancak değerlendirme aşamasında olduğumuz yurt dışı projelerimiz var. Sektörü küresel anlamda da takip ediyoruz. Yurt dışında çalışmak için gerek ekipman gerek makina, pazar noktasında hem güçlü hem de başarısız olmak gibi bir lüksün yok… Önümüzdeki yıllarda mutlaka dünya limanlarına açılacağız. Bu bizim nihai hedefimiz.
Şirketlerinizde kaç kişi çalışıyor?
Ahtapot Denizcilik olarak iştiraklerimizde yaklaşık 550 kişiyi istihdam etmekteyiz. Önümüzdeki yıllarda bizimle beraber çalışacak birçok arkadaşı aramıza katacağımızı düşünüyorum.
Bize makina parkurunuzdan bahseder misiniz?
Bu anlamda sektörün güçlü firmalarından birisiyiz. Bu konuda dünyadaki yenilikleri takip ediyor ve kendimizi yeniliyoruz. Bugün 200 tondan 700 ton kapasiteye kadar kapasiteye sahip vinçlerimiz, liman vinçlerimiz, 3 ton kapasiteden 32 ton kapasiteye kadar forkliftlerimiz var.
Aynı zamanda tır, çekici, silobas, tanker, lowbed gibi makinalarımız mevcut. Bugün şirketimiz envanterinde en son teknolojili 100’ü aşkın ekipmanımız var. Bu da bizi tercih etmelerinin nedenlerinden birisidir.

Sektörünüzde en önemli değişimler nelerdir?
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin dünya ticareti ile entegre olma yolunda büyük yol almıştır. Elbette bunda ülkemizin coğrafi jeopolitik konumunun da önemi büyüktür. Bu durum aynı zamanda Türkiye’nin lojistik noktasında da önemli bir yol kavşağı konumunu yaratmıştır. Lojistik sektörü bu anlamda hızla büyümekte teknolojik ve pratik ekipmanlarla donanmakta ve dünya ticareti ile rekabet noktasında “denizcilikte biz de varız” demektedir. Bunun anlamı gelecekte Türkiye “lojistik üssü” olacak demektir.
Gelecekte Ahtapot Denizcilik’i nerede göreceğiz?
Sektörde oyun kurucu noktasında modern, çağdaş ve dünya ile bütünleşen ay yıldızlı bayrağımızı dünyanın birçok limanında dalgalandıran bir şirket olmak hedefimizdir. Unutmayın hayalleriniz ne kadar büyükse gerçekler o kadar yakındır.
KASİD’in kurucu yöneticilerindensiniz. Neden böyle bir dernek kurdunuz?
Söyleşimizin başında da söyledim. Ben Karabük’ün orman köylerinden birinde doğdum ve her zaman köklerimle gurur duydum. Her yerde de Karabüklü olmaktan onur duyduğumu söylüyorum. Çocuklarımda aynı şekilde büyüdüler. Ayrıca her fırsatta da köyüme gider köyümüzün kokusunu içimize çekeriz.
Demek istiyorum ki; insanın doğup büyüdüğü topraklara vefa borcu vardır. Toplumun tüm katmanları için söylüyorum daha güçlü olmak için birlik ve beraber olmak zorundayız. Ülkemizin geldiği noktada bu artık çok önemli, temel felsefemiz “BİZ BİZE BİRLİKTE KAZAN” ama Karabüklüler olarak Karabük kazansın felsefesidir. Çok güzel projeler üreteceğimize inanıyorum. Bizi takip edin yeter.
Ülkemiz çok büyük bir felaket yaşadı. KASİD olarak sizde ilk günden çalışmalara başladınız. Neler söyleyeceksiniz bu konuda?
Aynen sizin söylediğiniz gibi oldu. Depremde açılan yaraların nasıl sarılacağına, neler yapmamız gerektiğini KASİD yönetimi olarak masaya yatırdık. İmkanlarımızı değerlendirdik. Bünyemizdeki arkadaşlarımızla yardım tırlarımızı ilk günden itibaren organize ederek deprem bölgesine gönderdik.
İş dünyası olarak yaşamın içinde olmak zorundayız. İyi günde de kötü günde de Türk halkı olarak omuz omuzayız. Bu zor günleri birlikte aşacağız. “Yüzyılın felaketi” olarak adlandırılan bu durumu genlerimizde var olan birliktelik ve yardımseverlik ruhumuzla yaralarımızı sarıp büyüyeceğiz.