Sizi tanıyabilir miyiz? Bize eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?
1983 Karabük doğumluyum. İlk ve Ortaokulu Karabük’te Liseyi il dışında yatılı olarak tamamladım. Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden 2007’de mezun oldum. Hemen ardından Kargisan İstanbul İhracat büromuz kuruldu ve ilk görevimi orada aldım.
İş dünyasına nasıl atıldınız? Nasıl bir yıl hikayeniz var?
Kargisan ailesi çatısı altında iş hayatıma ilk adımımı atmış oldum. 2009’da kısa bir askerlik döneminden sonra görevime devam ettim. 2007-2014 arasında kız kardeşim Serpil Şahin Yaşar ile birlikte İstanbul ofisimizi yapılandırdık ve sistem kurulumlarını gerçekleştirdik. O dönemde ablamız Birsen Şahin Temiz de aramıza katılmış oldu. Kargisan’ın tüm Dış Ticaret Operasyon faaliyetlerinden sorumlu idim. 2014 yılında evlilik hayatım başladı ve Kargisan Merkez’e transfer olup iş hayatımı orada sürdürmeye başladım ve halen devam ediyor. 2016-2023 yılları arasındaki dönemde de Dış Ticaret Operasyon birimimizi yapılandırdım ve yabancı dil bilen uzman personellerimizle Karabük şartlarında işimize devam ediyoruz. Bunun yanı sıra Genel Yönetim’de de Kurul Üyesi görevimi de sürdürüyorum. Ayrıca Karabük’te ve diğer illerde dış ticaret yapmayı düşünen arkadaşlarıma bu konuda destek verebiliyorum.
Babanız Karabük tekstil sektörünün önderlerindendir. Bugün bayan dış giyim markası yaratarak dünya piyasalarına açılmak, bence çocuklarımıza “bir başarı hikayesi” olarak anlatılmalıdır. Bize babanızdan bahseder misiniz?
Elbette Halil Şahin bu sektörde; sanatkarlık niteliği taşıyan terzilik mesleğinde doğal yeteneği olan ender örneklerden birisidir. “Ürüne ruh kazandırmak” diyebileceğimiz değerin öncülerindendir. Kâh Pazar yerlerinde ayakkabı boyamış, kâh ekmek arası köfte satmış, yeri geldiğinde iş için uzun mesafeleri aşmış, çemberin dışındaki hayatla tek başına bütünleşmiş ve bizim kuşağımızda yaşanmamış türlü zorluklar yaşayarak bunu emek ve sanatı ile yüksek bir değere eriştirmiştir. Memleketine onlarca kalifiye insan kazandırmış, yüzlerce kişinin rızkına vesile olmuştur.
Bir söyleşinizde “Endüstriyel Terzi” kavramını kullanmışsınız. Bu Kargisan’a özgü mü, bunu biraz açar mısınız?
Bu kavram aslında mevzuat gereği yeni bir şirket kurduğumuz aşamada şirket ismi ve mottosu hayal ederken ortaya çıktı. Bu kavramı keşfeden kişi de acizane benim. Terzilik; kökünde kişiye özgü tasarım manasına gelir. Hatta sadece bu sektörde değil diğer sektörlerde de “terzi işi” şeklinde “özel tasarım” olduğunu vurgulayan bir kavram olarak kullanılmaya başlandı. Terzi işi yapan bir işletmenin büyümesi, gelişmesi, teknoloji ile tanışması kısaca sanayileşmesi için doğal olarak özel tasarımdaki ağır işçilikten sıyrılıp serileşmeye doğru geçiş yapması gerekiyor. İşte tam buradaKargisan hem terzi kalıp hem adet çıkarmayı ve bunu yüksek kalite işçilikle ve istikrarlı şekilde yapmayı başarmış bölgemizin, ülkemizin, hatta Dünya’nın en kıymetli “endüstriyel terzi” rozetini taşımayı başarmış eşsiz bir firmasıdır.
Kargisan olarak sektörde yeriniz nedir? Bayan dış giyimde rakiplerinizden sizi ayıran özellikleriniz nelerdir?
Kargisan Tüm Dünya’da “Kadın Dokuma Giysiler” gamında yüksek standartları olan müşterilere hizmet veren bir kuruluştur.İhracatçı Birliklerinin Bronz Başarı Ödülü’ne sahibiz. Bu ciro bazlı sertifikanın çok daha ötesinde “Yüksek Kaliteli İşçilik” alanında rakipler arasında ön plana çıkıyoruz. Fiyat, termin ve kalite üçgeninde hizmetlerimizdeki standardizasyon bize yüksek avantaj sağlıyor.Her ürünün birbirine benzemeye başladığı, trendlerin belirleyici olduğu kopyala yapıştır Dünya ekonomisinde Kargisan gibi butik nitelikteki firmaların önümüzdeki zamanlarda çok daha aranan ve avantajlı olan firmalar konumunda olacağını öngörüyorum.
Bünyenizde kaç kişi istihdam ediyorsunuz? Siz aynı zamanda kadın dostu bir şirketsiniz. Kadın çalışan sayınızın oranı yüzde kaçtır?
Yaklaşık çalışan sayımız 260. %70-75 oranında Kadın çalışanımız bulunmaktadır.
Hep aklımdan geçirmişimdir. Gerçi çarşıda bir mağazanız var ama Ramsey tipi bir mağazayla “bayan dış giyimde bölgeye hitap etse güzel olmaz mı?” diye, bana katılır mısınız?
Evet. Haklısınız. Yerel hizmet esasında çok kıymetli. Şu anda Karabük Özel İdare’nin üst yanında mağazamız var. Ramsey benzeri bir markamız olmadığından iç piyasadan aldığımız ürünler satılıyor. Bununla beraber markalaşma mevcut işimizden çok daha farklı bir yol. Uzun vadenin konusu.
Yeni dönem Türk ihracatçısı Çin’in 3 yıl süren uzun kış uykusundan uyanmasına nasıl pozisyon alacak? Siz kendi sektörünüzden değerlendirir misiniz?
Türk ihracatçıları, Çin’in 3 yıl süren kapanışından sonra dünya pazarlarındaki rekabet güçlerini yeniden gözden geçirmeleri gerekebilir. Türk ihracatçıları, daha yüksek kaliteli ve yenilikçi ürünler sunarak, Çin’den farklılaşabilir. Ayrıca, Türkiye’deki tekstil sektörü, hızlı ve esnek bir üretim kapasitesine sahip olduğundan müşteri ihtiyaçlarına hızlı bir şekilde yanıt verebilir. Konfeksiyon sektörü açısından, Türkiye’nin dünya pazarlarındaki konumunu korumak için kalite, tasarım ve fiyat açısından rekabetçi olmalıdır.Türk konfeksiyon sektörü, kaliteli ve trende uygun ürünler sunarak, dünya pazarlarında rekabetçi olabilir. Ayrıca, Türkiye yakın coğrafyasındaki pazarlara da odaklanarak, lojistik maliyetlerini düşürerek rekabet avantajı sağlayabilir. Türkiye katma değerli ürünlerin daha fazla olduğu Batı pazarına lojistik avantajı olan konumdadır. Bunu iyi değerlendirebileceğini düşünüyorum.
Çin’in hammaddeye çok daha uygun maliyetle ulaşmasının yanında ülkemizdeki hammadde ve enerji maliyetlerindeki artışın sonuçlarını nasıl değerlendireceksiniz?
Bu durum, Türk ihracatçıların üretim maliyetlerini artırarak rekabet güçlerini azaltabilir. Ancak daha kaliteli, yenilikçi ve değerli ürünler sunarak, maliyetlerdeki artış telafi edilebilir. Türkiye diğer ülkelere göre daha düşük işgücü maliyetleri gibi avantajları kullanarak, rekabet gücünü arttırabilir, hammadde ve enerji maliyetlerindeki artışın etkilerini minimize etmek için verimliliklerini artırarak, devlet teşviklerini etkin kullanarak, üretim süreçlerinde tasarrufa giderek ve en önemlisi yeşil dönüşüm uygulamalarını tercih ederek rekabet güçlerini arttırabilirler.
Geçen yıl ülke ihracatının lokomotif sektörü olan tekstil 10 milyar $ a yakın döviz girdisi sağlarken kapasite kullanım oranı %85 civarındaydı. Bu yılın ilk çeyreği itibariyle sizce kaçtır?
Bu yılın ilk çeyreğinde pandeminin hala etkili olduğu ve küresel ticarette yaşanan belirsizlikler, resesyon, enflasyon gibi nedenlerle tekstil sektörü kapasite kullanım oranında bir düşüş yaşamış olabilir. Ancak, Türkiye’deki tekstil sektörü genellikle hızlı bir şekilde toparlanabilen bir sektör olduğundan, kapasite kullanım oranı aynı seviyelere tırmanması zor görünse de %70 ila %80 arasına çıkabileceğini öngörüyorum. Bununla birlikte, bu tahmin sadece bir öngörüdür ve sektördeki gelişmelere bağlı olarak değişebilir.
T.İ.M Başkanı “ihracatta en büyük sıkıntı Çin’in varlığıdır” diyor. Ancak kalite, coğrafi konumu, lojistik olarak avantajlarımız var, diyor. Bir diğer avantajımız ise karbon emisyon oranı. Çünkü kaçınılmaz olarak enerjide fosil yakıtı kullanıyor. Diğer yandan Türkiye 2026 yılı başında AB ile ihracatta sınırda karbon uygulamasına geçecek. Yeşil mutabakat uyarınca, yeşil mutabakat uygulamasına ne kadar hazırsınız? Sürdürülebilirlik noktasındaki çalışmalarınız ne durumda? Bu duruma ne kadar hazırsınız?
Türkiye’nin yeşil mutabakat uygulamasına ne kadar hazır olduğu konusunda kesin bir bilgiye sahip değilim. Ancak Türkiye’nin son yıllarda sürdürülebilirlik konusunda birçok adım attığı biliniyor. Örneğin Türkiye, 2023 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarının payını %30’a çıkarmayı hedeflemekte. Bu gibi çalışmaların yanı sıra Türkiye, enerji verimliliği ve atık yönetimi gibi alanlarda da önemli adımlar atmakta. AB ile ihracatta sınırda karbon uygulamasına geçmek için daha fazla çalışma yapılması gerekebilir. Üretimde fosil yerine doğalgaz kullanıldığından sanırım avantajlı oluyoruz. Örnek olarak Çin’de hava kirliliğinin muazzam derecede olduğunu duyuyoruz.
Atakan Şahin olarak ne gibi hedefleriniz var gelecekte sizi nerelerde göreceğiz?
Biz bir aile şirketiyiz. Bireysel hedeflerimiz sadece hayatı daha doğru yaşamak, sağlıklı, akıllı ve heyecanlı olmak için vardır. Bu enerjileri Kargisan merkezinde bütünleştiriyoruz. Topluma hizmette kullanmak zorundayız. Ben hedeflerimi Kargisan’ın hedefleri olarak aktarayım yine de: Bizim en büyük varlığımız Türkiye’miz, ne olursa olsun bu vatan çok kıymetli, Kargisan gibi bir kuruluşu ayakta tutabilmek bile bölge halkımız için büyük bir kıymet. Devletimiz bizim gibi güçlü firmalarla kalkınıyor, güçlü ülkelerle rekabet edebiliyor. Bize düşen mevcudu korumak ve gelecek için gerçek hedefler oluşturmak.Kargisan’ı 2.kuşak yöneticiler olarak dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm gibi alanların içerisine dahil etmeyi hedefliyoruz. 1.Kuşak’tan bize aktarılan “işi doğru yapmak, adalet, çalışkanlık” gibi değerleri bizim kuşağımıza ait olan “yeniye açık, sorgulayıcı, dönüşüm odaklı, reel-analitik” gibi değerlerle birleştirip felsefe çıtamızı yükseltmeyi hedefliyoruz.
Karabük ekonomisini genç bir iş insanı olarak değerlendirdiğinizde ana başlıklarla neler tavsiye edersiniz?
Rızkı veren bellidir. Herkesin yiyeceği bellidir. Temiz olanı, doğru olanı, insanca olanı seçmelidir genç yatırımcılar. Tabi ki işin ikinci kanadı bilim. Bilim, analizler, rakamsal kararlar terazinin diğer kefesidir, kuşun ikinci kanadıdır. Başarı kuşu ancak ve ancak güzel ahlak ve bilim bir araya geldiği zaman kanatlanabilecektir. Bende, büyüklerin affına sığınarak genç iş adamlarına bu şekilde tavsiye verebilirim.
Karabük’ün tek ekonomi gazetesi olan Ekonomi Karabük hakkında görüşleriniz nelerdir?
Ekonomi gazetesi her bölgenin görünmez kahramanı gibidir aslında. Her iş insanı karar alırken rakamlarla çalışır. Ekonomi Karabük Gazetesi bu konuda daha çığır açıcı uygulamalar yapabilecek düzeydedir. Karabüklüler olarak sizden istifade ediyoruz. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.